6 Ağustos 2008 Çarşamba

Sabah sabah....

Bu ufakligin basimiza bir is acacagi belliydi!

Dun gece cok guzel gecti. Sadece bir kere kalkarak geceyi gecirdik. Sabah Tugrul 6'da zipladi. Yavrularin yanina gitti, ben biraz daha uykuya devam etmek istediysem de birilerinin bagirislari ve de Layka'nin ulumalariyla firladim. Disarda manzara su: Layka minik tepenin ustunde havliyor, yan taraftaki duzluk yerde (su anda yavrularin kaldigin yer), Tugrul ayaklarinin dibinde yavrular, asagi dogru dikkatle bakiyorlar! :) Ben yavrulari devir aldim, Tugrul da Layka ile asagi inip durumu kontrol etmeye gitti. Ben de yavrularla oynadim biraz. Ufaklik (disi olan) acayip cadi. Abisiyle cok guzel oynuyor, onun ustunden inmiyor. Cok keyifliydiler. Sonra Layka ve Tugrul geldi, bizim bulundugumuz yere gore yukarida kalan karavanin oldugu yere gectiler. Ufaklik birden cilgin gibi onlara dogru kosmaya basladi. Dur demeye kalmadi, onlerinden gecip karavanin altina girdi. Tugrul yerlerde, gel canim, hadi canim diye cikarmaya calisiyor. Cok uzatmadi, disari cikti, Tugrul kucaginda asagiya getirdi. Birakir birakmaz bir daha firladi ayni yonde! Tugrul da arkasindan. Karavanin orada ayakkabisi cakillarda kayip dustu. Sonuc: ufaklik yine karavanin altinda! Biz onu oradan gormeye calisirken, diger taraftan cikmis, en gerideki citlere dogru kosturmaya basladi. Tugrul arkasindan kostuysa da yetisemedi ve ufaklik citlerin gerisine gecti. Gectigi yerin fotosu iste bu:



Gozden kayboldu. Sesi geliyor, kendisini goremiyoruz. Gel gel diyoruz geri gelemiyor. Korkunc calilik. Tugrul geri gitti, digerini de kaybetmeyelim diye erkek olanin yaninda. Ben ters taraftan belki daha kolay yaklasirim umuduyla, arsanin disina ciktim. Nehir yataklarindan zakkum dallarinin ve calilarin arasindan kollarimi cizdirerek, sonunda ufakliga yaklastim. Sapsal, caliligin sonunda gelmis ama orasi da ciddi dik 2.5 metrelik bir yamac. Asagi inemiyor. Gel gel dedim, cebimden kuru mama cikardim, nafile! Inemiyor. Sonra bizimki yoruldu, kafayi calilarin ustune koydu, uyumaya basladi! Geri dondum. Arsanin icinden yalvarmaya devam... Ses yok. Sonunda Tugrul'la eldivenleri giydik, budama makasi, ve orak alip yola dustuk. O tepeye cikmanin imkani yok, toprak cok gevsek. Bizimki bizi gorunce, once bize bakti, yaklasti biraz daha ama korktu, yeniden kafayi yere koyup uyumaya basladi.

Baska care yok; Tugrul ellerini merdiven yapti, beni yukari kaldirdi. Bir elimle calilara tutunmaya calisarak, diger elimle de ufakligi kafasindan yakalamaya ugrasiyorum. O arada topraklar kayiyor, Tugrul, ellerinin ustunde ben, bir saga bir sola gidiyor. Allahtan kopecik kendisini yakalatti, o calilarin ustunden kayarak, ben kollarim topraga surunerek yere indik. Kucagimda pek bir keyifli, sicacik bir sekilde yine zambaklarin ve calilarin cizmeye inat etmis dallarindan siyrilmaya calisarak bos dere yatagindan geri donduk.

Tugrul ilk is boyunlarina tasma niyetine ip takti. Bu sefer bu sapsallar oyuncak zannettiler, alt alta ust uste birbirlerinin tasmalarina bulastilar!:) Sonra da yorgunluktan pestil uyuyusa gectiler.

Biz de ciziklerimizi temizleyerek erken kalkmis ama ise gecikmis olarak gune basladik.

Not: Sabahki bagirislarin sebebi kacan kecilerini kovalayan koyluymus! :)

Hiç yorum yok: